Kelime |
Açıklama |
Hareke |
فهم
|
sağgörülü (Basiretli) |
فَهِم |
فهم |
cingöz (açıkgöz, hiç aldatılmayan kimse) |
فَهِم |
فهم |
zeyrek (anlayışlı, uyanık, zeki olan kimse) |
فَهِم |
فهم |
kafalı (bilgili, kavrayışlı ve anlayışlı) |
فَهِم |
فهم |
arif (Çok anlayışlı ve sezgili kişi.) |
فَهِم |
فهم |
zeki (Anlama ,kavrama yeteneği olan ,zekâsı olan ,anlak olan kimse) |
فَهِم |
فهم |
anlayışlı (Ferasetli, izanlı, zeki olan kimse.) |
فَهِم |
فهم |
açıkgöz (İmkânlardan kurnazca yararlanmasını bilen.) |
فَهِم |
فهم |
görmek (anlamak, kavramak, sezmek.) |
فَهِمَ |
فهم |
kavramak (İyice anlamak.) |
فَهِمَ |
فهم |
bilinçlenmek (Bilinçli duruma gelmek) |
فَهِمَ |
فهم |
fark etmek (Anlamak, görmek.) |
فَهِمَ |
فهم |
vukuf (Anlama, bilme.) |
فَهِمَ |
فهم |
anlamak (Konuları, olayları kavramak ve düşünmek, idrak etmek.) |
فَهِمَ |
فهم |
hissetmek (farkına varmak, anlamak) |
فَهِمَ |
فهم |
telâkki (Anlayış, görüş.) |
فَهْم |
فهم |
anlık (Duyu ve iradeden ayrı olarak düşünülen bilme melekesi, anlama gücü, müdrike, entelekt.) |
فَهْم |
فهم |
kavrama (kavramak işi, anlama.) |
فَهْم |
فهم |
eksperlik (uzmanlık) |
فَهْم |
فهم |
irfan (Bilme, anlama.) |
فَهْم |
فهم |
içtihat (Özel görüş, anlayış) |
فَهْم |
فهم |
kavrayış (Kavrama, anlama yetisi.) |
فَهْم |
فهم |
entelekt (akıl, zihin, idrak) |
فَهْم |
فهم |
aşinalık (Tanıma, birini bilme, tanışıklık.) |
فَهْم |
فهم |
aşina (Bildik, tanıdık.) |
فَهْم |